Londra’nın her yaz en öne çıkan sergilerinden biri, Royal Academy Summer Exhibition.
1769’dan bu yana aralıksız düzenlenen ve dünyanın en büyük açık katılımlı sanat sergisi olma unvanını taşıyan bu etkinlik, bu yıl farklı bir dokunuşla karşımızda.
Çünkü bu yılın küratörü, ilk kez bir mimar: Farshid Moussavi.
Kendisiyle yıllar önce ortak dostumuz Hüseyin Çağlayan sayesinde tanıştım.
Moussavi, mimarlıkla ilgili olanların yakından tanıdığı bir isim.
İran doğumlu, İngiliz vatandaşı, Harvard’da profesör ve 2018 yılında aldığı OBE nişanıyla Birleşik Krallık’ın kültürel sahnesinde saygın bir figür.
Ama Moussavi’yi yalnızca akademik ve kurumsal unvanlarıyla değil, fikirleriyle tanımak gerek.
David ve Victoria Beckham spor, moda, müzik alanlarındaki başarılarının yanı sıra her zaman uyumlu görünen, kameralara alışık çocuklarıyla mükemmel bir aile imajı da yarattılar. Peki, ama şimdi bu imaj bozuluyor mu?
Dünyanın en göz önündeki ailelerinden biri olmak kolay değil. Hele ki o aile, başarılarıyla olduğu kadar görünümleriyle, yaşam tarzlarıyla ve birbirlerine olan bağlılıklarıyla bir “marka” haline geldiyse. Beckham ailesi uzun yıllar tam da bu şekilde var oldu: Futbol yıldızı David Beckham, modanın disiplinli kraliçesi Victoria Beckham ve onların her zaman uyumlu görünen, kameralara alışkın çocukları… Ama son üç yıldır, bu markanın içinde bir çatlak büyüyor: Beckxit.
Bu tanımı ilk kez Daily Mail başlığına taşıdı. Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılışı olan Brexit’ten esinlenerek, bu defa bir ailenin oğluyla yaşadığı görünmez ayrılığı özetlemek için kullanıldı: Beckham+exit=Beckxit.
Gelinlik seçiminde kriz
Her şey, Brooklyn Beckham’ın 2022 yılında Nicola Peltz ile
Haziran ayı, sanat takviminde gözler Basel’e çevrilir.
İsviçre’nin küçük ama etkisi büyük şehri Basel, bir kez daha dünyanın dört bir yanından sanatseverleri, koleksiyonerleri, küratörleri ve galericileri ağırlamaya hazırlanıyor.
19-22 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek olan Art Basel 2025, bir fuardan daha etkili, çağdaş sanat piyasasının geleceği hakkında önemli ipuçları veriyor.
1970 yılında, üç vizyoner galeri sahibi –Ernst Beyeler, Trudl Bruckner ve Balz Hilt– tarafından temelleri atılan Art Basel, o dönem sadece yerel bir fuar olmanın ötesine geçmeyi amaçlıyordu.
O günden bu yana geçen 55 yılda Art Basel, yalnızca Basel’in değil, Miami Beach, Paris ve Hong Kong’un da ev sahipliği yaptığı, hatta yakında Doha’da da bir fuar gerçekleştirecek olan uluslararası bir sanat imparatorluğuna dönüştü.
Bugün geldiği noktada ise, küresel çağdaş sanat ekosistemine yön veren başlıca platformlardan biri.
2025’te neler farklı
Geçtiğimiz hafta Stockholm’ün merkezinde bir kez daha dünya sahnesine kurulan ve yaratıcılığı destekleyen bir konferans vardı.
Sahne gösterişliydi ama özünde oldukça yalın bir çağrı vardı: “In a world where you can be anything, be kind.” — “Her şey olabileceğin bir dünyada, iyi olmayı seç.”
Bu, 2025 Brilliant Minds buluşmasının temasıydı.
Ama öylesine bir slogan değil; bir yön bulma arayışının özüydü.
Brilliant Minds, ilk kez 2015 yılında Spotify’ın kurucusu Daniel Ek ve girişimci Ash Pournouri’nin öncülüğünde, İsveç’in teknolojideki yükselen profilini dünyaya anlatmak için doğdu.
Ancak zaman içinde sadece teknoloji eksenli değil, insan odaklı bir dönüşüm platformuna evrildi.
Bugün, yaratıcılığın, kapsayıcılığın, sürdürülebilirliğin ve sosyal sorumluluğun küresel sahnelerinden biri.
Londra’nın ikonik mekânlarından St. Pancras, Chiltern Firehouse ve The Stratford’ın yaratıcısı Harry Handelsman ile İstanbul’da bir araya geldik ve hem projelerini hem de İstanbul’u konuştuk.
Londra’nın kült sembollerinden biri hâline gelen ve Türkler’in çok sevdiği Chiltern Firehouse, 14 Şubat’ta çıkan büyük yangınla sarsıldı. Neyseki yangında kimse zarar görmedi. Ancak sonrasında Londra’nın sosyal hayatında büyük bir boşluk oluştu. İşte bu boşluğun nasıl doldurulacağını ilk ağızdan öğreniyoruz.
Harry Handelsman, ortağı Andre Balazs ile Londra’da bir otel yapmayı kararlaştırdıklarında, önce, şu anda Corinthia olan otele teklif veriyorlar ve kaybediyorlar. Sonra, Handelsman, o zamanlar hiç de popüler olmayan Marylebone’da terk edilmiş bir itfaiye binasını buluyor ve Andre Balazs’a, “Bir mücevher kaybettik ama bir cevher buldum” diyor.
İşte Chiltern Firehouse’un hikâyesi böyle başlıyor. Harry Handelsman’ın özelliği daha önce tercih edilmeyen bölgelere gitmesi, Manhattan
Dünyanın en ikonik kültür, teknoloji ve yaratıcılık festivallerinden SXSW (South by Southwest), yıllar sonra ilk kez Austin dışında Londra’da gerçekleşti.
Festivalin ilk gününde İngiltere eski Başbakanı Tony Blair, yapay zekânın kamusal hizmetlerdeki geleceğini konuşmak üzere İngiliz Devlet Bakanı Peter Kyle ile sahnedeydi.
Yeni geliştirilen Gov.uk uygulamasını da tanıttılar.
Bu uygulama, devlet hizmetlerine erişimi tamamen yapay zeka destekli bir sohbet sistemi üzerinden yürütmeyi hedefliyor.
Panelin moderatörü Financial Times Yapay Zeka Muhabiri Melissa Heikkila ise, “Hükümetler veriyle oynarken vatandaş ne kadar güvende?” sorusunu ortaya attı.
Google DeepMind’ın kurucusu ve CEO’su, Nobel Kimya ödüllü Demis Hassabis ise bu tartışmayı bilimsel vizyonla başka bir seviyeye taşıdı: “Yapay zekânın yalnızca iş süreçlerini değil, yaşam süresini uzatma kapasitesi var. Hedefimiz tüm hastalıkları iyileştirebilecek bir sistem kurmak.”
Bir başka oturumda Wayve’in kurucusu Alex Kendall, otonom mobilitenin şehir yaşamında yarata
Kültür-sanat ve teknolojinin kesişim noktası olarak kabul edilen South by Southwest (SXSW) festivali, 2025 yılında ilk kez Avrupa’da, Londra’nın Shoreditch semtinde düzenleniyor.
Bu önemli etkinlik, sadece bir festival değil; yarının fikirlerinin, sanatının ve teknolojisinin şekillendirildiği bir platform olarak karşımıza çıkıyor.
38 yıl önce Austin’de başladı
1987 yılında Austin, Texas’ta müzik ve teknoloji meraklılarını bir araya getiren küçük bir etkinlik olarak başlayan SXSW, zamanla küresel bir fenomen haline geldi. Billie Eilish, John Mayer ve Stormzy gibi sanatçılar kariyerlerine burada adım attı; Twitter ve Airbnb gibi platformlar ilk kez bu festivalde tanıtıldı.
SXSW, sadece bir etkinlik değil, kültürel ve teknolojik devrimlerin doğduğu bir hareket olarak kabul ediliyor.
Londra’da yeni bir başlangıç
Londra’nın Shoreditch semti, SXSW için Avrupa’daki ilk durak olarak seçildi.
Bu bölge, yaratıcı endüstrilerin kalbinin attığı, sokak sanatlarının ve dijital inovasyonun iç içe geçtiği bir merkez olarak biliniyor