18.06.2025 - 06:56 | Son Güncellenme:
Pınar Tarcan Solak/DIŞ HABERLER
Londra'daki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nden nükleer güvenlik uzmanı Alexander K. Bollfrass, gazeteye "Resmi diplomatik tutum açısından İsrailliler nükleer cephaneliklerini doğrulamaz veya inkar etmez" dedi.
Uzman bunun yerine İsrail, Orta Doğu'ya "ilk nükleer silahı kendilerinin sokmayacağını" söylüyor. Bollfrass'a göre bu kasıtlı olarak belirsiz ifade, "açıkça kurulmuş bir nükleer silah programı üzerindeki sis perdesi" anlamına geliyor.
EN AZ 90 SAVAŞ BAŞLIĞI
Silah Kontrolü ve Yayılmayı Önleme Merkezi ile Nükleer Tehdit Girişimi'ne göre İsrail'in en az 90 savaş başlığına ve yüzlercesini daha üretmeye yetecek ayrıştırılmış nükleer malzemeye sahip olduğu düşünülüyor.
30 ÜLKEDE KAPASİTE VAR
Birleşmiş Milletler’in nükleer denetim organı olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na (UAEA) göre, 30 ülke nükleer silah geliştirme kapasitesine sahip. Ancak sadece dokuzu bu silahlara fiilen sahip. İsrail, bu dokuz ülke arasında en küçük ikinci cephaneliğe sahip. Yalnızca Kuzey Kore'nin cephaneliği daha küçük. Uzmanlara göre İsrail savaş başlıklarını savaş uçakları, denizaltılar veya balistik füzelerle ateşleyebilir.
İsrail, Hindistan, Pakistan, Kuzey Kore ve Güney Sudan ile birlikte BM Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması'nı (NPT) imzalamayan beş ülkeden biri. 1970'te yürürlüğe giren antlaşma, hükümetlerin nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla kullanmalarını teşvik etmeyi ve nükleer silahların yayılmasını önlemeyi hedefliyor.
(İran, bu antlaşmanın tarafı olsa da İsrail ve dünya güçleri, Tahran'ı zenginleştirilmiş uranyum üretimiyle antlaşmayı ihlal etmekle suçluyor.)
BEŞ RESMİ NÜKLEER GÜÇ
İsrail'in NPT'ye katılması, nükleer silahlarından vazgeçmesini gerektirir. Antlaşma yalnızca beş ülkeyi resmi nükleer güç olarak tanıyor: İngiltere, Çin, Fransa, Rusya ve ABD. Hepsi de 1967 yılına kadar bir nükleer bomba patlatmıştı.
İSRAİL'DE NE ZAMANDAN BERİ VAR?
Tarihsel kayıtlara göre, İsrail liderleri, Holokost'un ardından 1948'de kurulan ülkenin güvenliğini sağlamak için nükleer silah geliştirmeye erkenden kararlıydı. İsrail Atom Enerjisi Komisyonu 1952'de kuruldu ve ilk başkanı Ernst David Bergmann, Yahudi Sanal Kütüphanesi'ne göre, bir nükleer bombanın "bir daha asla kuzular gibi katledilmemelerini" sağlayacağını söyledi.
1967 civarında İsrail gizlice nükleer patlayıcı üretme kapasitesine ulaştı. Amerikan Bilim İnsanları Federasyonu'na göre 1973'te ABD, İsrail'in nükleer silahlara sahip olduğuna ikna olmuştu.
ABD'NİN 'NÜKLEER ŞEMSİYESİ'
İsrail, ABD'nin 'nükleer şemsiyesi' altında korunan üç düzine ülke arasında yer almıyor. Bu koruma hem düşmanlara karşı caydırıcılık sağlıyor hem de ülkeleri kendi nükleer silahlarını geliştirmemeye teşvik ediyor.
Uzmanlar, İsrail'in Amerikan nükleer şemsiyesi dışında kalmasının, İsrail'in zaten kendi nükleer silahlarına sahip olduğunun örtülü kabulü olduğunu söylüyor.
Bollfrass, "Sonuçta İsrail'in güvenliğinin kendi sorumluluğunda olduğu düşünülüyor ve bunu sağlamak için gerekeni yapacaklarına inanılıyor" diyor.
'VELA OLAYI'
Yahudi Sanal Kütüphanesi, İsrail'in 1967 ve 1973 Arap-İsrail savaşlarında nükleer bombalarını hazırladığına dair bazı raporlar olduğunu, ancak silahların kullanılmadığını belirtiyor.
Son 50 yılda İsrail'in güneydeki Negev Çölü gibi yer altı alanlarda nükleer silah testleri yaptığına dair bazı haberler çıktı.
En dikkat çeken olay ve NY Times'a göre hala tartışmalı olanı Eylül 1979’da, Amerikan bir uydunun Güney Atlantik ile Hint Okyanusu'nun kesiştiği noktada çift patlama tespit etmesiydi. Bazı bilim insanları bunun İsrail'in veya Güney Afrika'nın (ya da her ikisinin) yaptığı bir nükleer test olabileceğini savundu.
İsrail, 'Vela Olayı' olarak bilinen bu testle bağlantısını reddetti. Eski ABD Başkanı Jimmy Carter'ın 2010'da yayımlanan günlüğünde, o dönem "İsrail'in güney Güney Afrika’da nükleer bir patlama test ettiği yönünde artan bir kanaat" olduğu belirtiliyor. Ancak bu asla kanıtlanmadı ve ilgili belgeler hala gizli tutuluyor.
İSRAİL NÜKLEER SİLAHLARINI NEREDE ÜRETİYOR?
Uzmanlara göre, İsrail’in nükleer silah programının Dimona'da yürütüldüğüne inanılıyor.
UAEA denetçilerinin bu tesise hiç gitmediği ve İsrail'le böyle bir denetim anlaşmasının bulunmadığı ifade ediliyor. ABD’li bilim insanları 1960’larda tesisi ziyaret etti ve giderek sınırlanan denetimlere dayanarak buradaki programın barışçıl olduğunu bildirdi. Ancak o tarihten bu yana Amerikalı denetçilerin geri döndüğüne dair kamuya açık bir kanıt bulunmuyor.
Son 5 yılda çekilen uydu fotoğrafları Dimona'da yeni inşaatların yapıldığını gösteriyor. Uzmanlara göre, en azından tesiste onarım ve modernizasyon çalışmaları sürüyor.
Bazı uzmanlar, İsrail’in nükleer kapasitesini artırmak için Dimona'da yeni bir reaktör inşa ettiğine inanıyor. Bu hafta yayımlanan Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü raporuna göre, İsrail'in bu reaktörü plütonyum üretmek için yenilediği düşünülüyor. Plütonyum hem nükleer silahlarda hem de bazı barışçıl amaçlarda (örneğin uzayda) kullanılabiliyor.
2018'de Dimona'da yapılan nadir bir kamu etkinliğinde İsrail Başbakanı Netanyahu, şöyle demişti: "Bizi yok etmekle tehdit edenler kendilerini de benzer bir tehlikeye atar ve bu amaçlarına ulaşamazlar."